Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm Yolculuğu ve Karbon Düzenlemeleri – Ertuğrul Mıhçıoğlu
Başlıklar
Türkiye, 2053 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmayı amaçlayan kapsamlı bir yeşil dönüşüm sürecine girmiştir. Bu süreç, yalnızca çevresel sorumluluğu artırmakla kalmayıp, aynı zamanda ekonomik büyümeyi sürdürülebilir temellere oturtmayı hedeflemektedir. 2026 yılından itibaren Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) tamamen devreye girecektir. SKDM, Avrupa’ya ithal edilen ürünlerin karbon yoğunluğunu dikkate alarak, bu ürünler için ek maliyetler getiren bir düzenleme sistemidir. Bu mekanizma, çevreye daha az zarar veren ürünlerin tercih edilmesini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Türkiye, AB ile ticaretini sürdürebilmek adına bu düzenlemelere uyum sağlamalıdır. Bu düzenleme, özellikle çimento, demir-çelik ve alüminyum gibi karbon yoğun sektörleri doğrudan etkileyecektir.
Türkiye, yeşil dönüşüm sürecinde sanayi ve özel sektör yatırımlarını teşvik etmek amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmektedir. Bu kapsamda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, “Yeşil Dönüşüm Destek Programı” gibi projelerle çevre dostu teknolojilere geçişi hızlandırmak için finansal destekler sunmaktadır. Ayrıca Türkiye’nin ilk İklim Kanunu tasarısı, sera gazı emisyonlarının azaltılması, yeşil finansman ve iklim değişikliğiyle mücadele gibi temel alanları kapsamaktadır. Bu yasa, Türkiye’nin yeşil dönüşüm sürecine hukuki bir zemin sağlamayı amaçlamaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin yeşil dönüşüm süreci yalnızca çevresel sorumluluğu artırmakla kalmayıp, sanayi sektöründe rekabet gücünü artıracak önemli fırsatlar da sunmaktadır. Kamu ve özel sektör işbirliği ile bu dönüşüm süreci daha verimli ve etkili hale getirilebilir. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, hem iç hem de dış piyasalarda yeni fırsatlar yaratacak ve global ekonomik rekabet ortamında Türkiye’yi daha güçlü bir oyuncu yapacaktır.