Konkordato sürecinin yan etkileri – Ertuğrul Mıhçıoğlu
Konkordato; vadesi gelen borçlarını ödeyemez hale gelmiş ya da ödeyemeyeceğine kanaat eden firma ve şahısların Ticaret Mahkemelerine başvurması neticesinde sahip oldukları bir statü şeklinde özetlenebilir. Konkordato hakkına sahip olan bir firma ayrıca karşı taraftan borçlarının bir miktar silinmesini veya ertelenmesini de talep edebilir.
Özellikle 2018 yılının ortalarından itibaren yaşanan ve ekonomideki dalgalanmaların ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bu dalgalanmalar neticesinde, daha çok dövize endeksli çalışan sektörlerin başvurdukları bu yöntem, özünde iyi niyetli firmaların iflasının önüne geçmek ve borçluyu koruma altına almak için düzenlenmiş olsa da maalesef ki birçok alanda olduğu gibi ticari sahada da suiistimallere açık bir hale gelmiştir.
Madalyonun diğer yüzü ise oldukça farklıdır. Konkordato ilan eden bir firma öncelikle ve zincirleme olarak başka şirketleri etkiliyor olsa da bunun faturasını aslında birinci planda bankacılık sektörü ödeyecek ve ileri ki zamanlarda da reel sektör ödeyecektir.
Zaten ekonominin kötü gidişatı ve döviz kurlarındaki belirsizliklerden dolayı kredi şartlarını ağırlaştıran bankalar, konkordato ilanlarının artmasıyla önümüzdeki günlerde daha da zor bir döneme girecekler.
Pekiyi ne yapmalı? Öncelikle devlet yetkilileri ve tabi ki Ticaret Mahkemeleri gerçekten elinde olmayan sebeplerden dolayı dar boğaza giren şirketler ile piyasanın bu durumundan istifade eden fırsatçıları birbirinden akıllıca ayırt etmek mecburiyetindedir. Aynı şekilde alacaklı olan kişi ya da firmalar konkordato ilan eden firmalara suç duyurusunda bulunup haklarını arayabileceklerini de hatırlatmak gerekir.
Bugün Adalet Bakanlığının “36 Saat Eğitim İle Konkordato Komiseri” arayışı tam anlamıyla yanlış ve amatörce bir yaklaşımdır. Reel sektör ve ticari hayatın içerisinde yetişmemiş kişileri bu konuya dahil etmek zaten yıllar süren davalara sadece yenilerini ekleyecek ve bilmezlerin bilirkişi raporlarına yeni katkılar sunacaktır.
Ülkemizin içinden geçtiği bu kritik sürecin doğru bir şekilde yönetilmesi için ticaret mahkemelerinin özel sektör paydaşları ile birlikte hareket etmeleri, şehirde bulunan ticaret odaları, iş adamları dernekleri veya muhasebe odaları ile istişareler yapmaları gerekmektedir.