Gitti Pisi Pisine, Geyik Muhabbetleri -M.Emin Tatlı
Bu cümlelerin mucidi olan Niyazi Bey bir Osmanlı Askeridir.
Resneli Niyazi Bey veya Ahmet Niyazi Bey, 1873 yılında bugün Makedonya sınırları içerisinde kalan Manastır yakınlarındaki Resne kasabasında doğmuştur. Bu nedenle Resneli Niyazi Bey olarak anılır.
Tarihimizde Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) Resneli Niyazi adı ile bilinen kişi bugün kullandığımız iki deyimin kaynağıdır;
Resneli Niyazi (Nam-ı diğer, .ok Yoluna Giden Niyazi)
“Geyik muhabbeti” ve “Ne şehit, ne gazi, .ok yoluna gitti Niyazi.” Nasıl mı? Bakalım nasıl olmuş?
Geyik muhabbeti
“Resneli Niyazi Bey”, fırtınalı kısa bir yaşam geçirdi. Harbiye Mektebi’ni bitirip teğmen rütbesi ile 1879 Osmanlı-Yunan savaşına katıldı. Savaşta büyük yararlık gösterip Üsteğmenliğe yükseltildi. Balkanlar’da ayaklanan Sırp ve Bulgar çetecilerle göğüs göğse çarpışıp büyük şöhret kazandı. Vatanseverliği ve silah şörlüğü, imparatorlukta muazzam hayranlık uyandırdı. Her zaman evladı gibi sevdiği bir geyik ile dolaşıyordu.
İttihat ve Terakki gizli cemiyetinin devrim stratejisi doğrultusunda, 3 Temmuz 1908’de Selanik’ten 200 fedaisi dağa çıkarak Sultan 2.Abdülhamit’in istibdat rejimine karşı başkaldırdı. Bu olay Avrupa ülkelerinde ve ülke içindeki azınlıklarda büyük yankı yaptı. Adı Enver ile birlikte Hürriyet kahramanı olarak anılmaya başlandı. Balkan dağlarından padişaha “bre deyyus zalim” türünden yolladığı mektuplarla nam saldı. Meşrutiyetten sonra adına marşlar, şarkılar bestelendi.
Sultan Abdülhamit 1878’de ortadan kaldırdığı 1.Meşrutiyet rejimini, 23 Temmuz 1908’de yeniden ikinci kez ilan etmek ve Anayasa’yı (Kanunu Esasi) yürürlüğe sokmak zorunda kaldı. 24 Temmuz’da Meşrutiyet resmileşti. 2.Meşrutiyet’in sloganları “Hürriyet, Adalet, Eşitlik ve Kardeşlik” idi. Bu sloganlar, ne yazık ki imparatorluğun 10 yıl sonra batmasını durduramadı. Resneli Niyazi Bey, “Kahramanı Hürriyet” unvanı ile dağdan şehre büyük gösteriler içinde indi. 31 Mart Olayı’nda yanındaki fedailerle Hareket Ordusu’na katıldı. İstanbul’a geldi. Hem Meşrutiyet hem de 31 Mart sırasında İstanbul’a gelen kuvvetlerin içerisinde Niyazi Bey en önde gidenler arasındaydı. Başındaki şapkanın üzerinde “Vatan Fedaisi” yazmaktaydı. Türk Yunan savaşında gösterdiği başarı ve esir aldığı Rum askerlerinden dolayı kendisine Padişah yaverliği unvanı verilmek istenmiş ancak kendisi, kazaskerin 13 yaşındaki oğluna da aynı unvan verilmesi üzerine bunu reddetmiştir.
İstanbul’un içinde serbestçe gezen geyiği, gazetelere konu oldu. Gazeteler siyaseti ve 31 Mart vakasını bir yana bırakıp, bugünün magazin gazetecileri misali, Resneli Niyazi beyin geyiğinden o kadar çok bahsettiler ki, “geyik muhabbeti” deyimi doğdu.
Ne Şehittir Ne de Gazi, .ok Yoluna Gitti Niyazi
İsyan bastırılınca Niyazi Bey Resne’ye döndü. İttihat ve Terakki Fırkasının diğer ileri gelenleri gibi siyasete girmeyip, Resne’de çiftle çubukla uğraşmaya başladı. Ama Balkan Savaşı patlak verince birlikleriyle Cevdet Paşa ordusuna katıldı.
23 Temmuz’da ilan edilen Meşrutiyet’in anlamını anlatan bu 100 yıllık kartpostalda, devletin başındaki “Sultan Abdülhamit Han” ile onun iki baş muhalifi “Enver Bey” (Paşa) ile “Resneli Niyazi Bey” yan yana gösterilmiştir.
1913 yılı Nisan ayının 29’unda, yani 95 yıl önce Arnavutluk’un Avlonya limanına 8 kişi geldi. Sivil giyimliydiler. İstanbul’a kalkacak vapuru bekliyorlardı. İçlerinden biri bilet almaya gitmişti. Tam bu sırada üç el silah patladığı duyuldu. İki kişi yere yuvarlandı. Birkaç el daha ateş edildiği görüldü. Herkes kaçışmıştı. Orada bulunanlar, kırçıllı bir paltonun içindeki sivil giyimli şahsı zar zor tanıdılar. Bu, Resneli Niyazi Bey idi.
Acaba, İttihat ve Terakki ileri gelenleri mi Niyazi beyin İstanbul’a gelmesini istememiş miydi? Öldürülme sebebi karanlıkta kalması ve kendi koruması tarafından vurulması nedeniyle “Ne Şehittir Ne de Gazi, .ok Yoluna Gitti Niyazi” deyimi doğmuştur.
Mehmet Emin TATLI