Islak Çoraplar-Mehmet Emin Tatlı
İşten yorgun argın bir şekilde eve geldim. Yemeğimi yedikten sonra bir rehavet çöktü üstüme ımızganmışım. Sanırım biraz vakit geçti hanımın sesi ile uyandım. Aslında biraz sinirlendim. Ne güzel de oluyor bu şekilde uyuklamak. Sinir harbi ile bir an evvel üzerimi değişip yatağa atmak istedim kendimi. Banyoya gittiğimde ayağımdaki çoraplarımı fark ettim. Çünkü çoraplarım ıslanmıştı. Hala çorabım ayağım daydı ve banyoda da yer ıslaktı. Üzerimi değiştim ve ıslak çoraplarımı hızla çıkardım. Ayaklarımı yıkadım ve nihayet kendimi yatağa attım.
Ancak beni bir düşünce sardı ıslak çoraplar… ıslak çoraplar… Acaba memleketimizde kaç Suriyeli çocuk ıslak çoraplarıyla sokakları dolaşıyor, kaç kişi soğukta ayazda evinin bir köşesinde ısınamadığı için ıslak çoraplarla uyuyor. Kaç kişi yırtık çorabıyla dolaşırken hasta oluyor. Böylece ıslak çorapları düşünürken uykum kaçtı. Aslında nefret ederim ıslak çoraplardan, ancak beni bu şekilde düşündüren ve endişelendiren konuda yine bu oldu.
Hah uykumu kaçıracak bir konu buldum. Nasıl? bir yer olmalıydı dünya. Islak çoraplar bu yerlerin adıydı aslında. Benim çocukluğumdan beri vardı ıslak çoraplı çocuklar. Irak savaşı, PKK meselesi ve Suriye sorunu hep aynı çocukları ezdi geçirdi, ıslak çoraplı çocukları…
Bu olaylarda hep gençler öldü, kadınlar dul kaldı, erkekler kaçırıldı esir edildi. Nice insanlar katledildi. Bu olayların adı her ne olursa olsun o bilindik görüntü akıllarda kaldı. Geride ise savaşın kaybedeni ıslak çoraplı çocuklar vardı.
Hep fakir düşen, hep cehalete itilen ve hep başkalarının bakımına muhtaç bırakılan bu çocuklar oldu.
İnternet’te eski bir resim görmüştüm öğretmen doğudaki bir okulda güç bela bir ders ortamı ayarlanmış, öğrencinin biri yalın ayak ve sobanın önünde ayağının biri sobada ısıtıyor. Sanırım diğeri ısınınca üşüyen ayağını ısınması için yer değiştiriyor ve sınıftaki arkadaşlarına kitaptaki konuyu anlatıyor. Aklıma geldi bu çocuğun ne çorabı var nede ayakkabısı vardı. Islak çorapları da yoktu.
Bizim buraların bir lafı var insan hastalığı ya ayaktan ya baştan alır diye… Evet aynen de öyledir.
Ayağını sağlam tutmayan milletler hastalıklı toplumlar üretirler. Bir gelin eve gelince eş dost dua eder uğurlu kademli olsun diye… Kadem eski dilde ayak demektir. Atalarımız dahi söylemiş ayağını sağlam bas diye. Bu sözler yüzlerce yılda oluşmuş gelenek, örf ve ananelerimizin süzülmüş hülasasıdır.
Fazla söze ne gerek var. Bütün insanlığa iyi yetişmiş çocuklar, çocuklara da ıslak olmayan çoraplar, sıcak okullar, yuvalar, ayakkabı ile koşacakları oyun alanları ve çiçekli, güzel kokulu baharlar diliyorum.